Çocuğum Yardımlaşmayı Sevmiyor

Çocuğum Yardımlaşmayı Sevmiyor. Çocuklara yardımlaşma bilinci nasıl verilmeli? Çocuklara yardımlaşma kavramı nasıl anlatılmalı? Psikolog Serpil İLHAN tarafından hazırlanan makalede çocuklara yardımlaşma kavramının nasıl anlatılması gerektiği, çocuklarda yardımlaşmanın önemini, ailelerin çocuklara yardımlaşma bilincinin aşılanması konusunda neler yapmaları gerektiği bilgilerine ulaşabilirsiniz.

Kim istemez ki çocuğunun paylaşmayı bilen, yardımsever birey olmasını. Sadece istemek yeterli mi sizce? Bunun için sizlere nasıl görevler düşüyor? Eğer sizin hayat tarzınız bu duyguları içeriyorsa çocuğunuzun da böyle bir birey olarak yetişmesi kaçınılmaz. Yardımlaşmanın; birlik ruhu ile çalışma, topluma yönelik hareketler içinde olmak, bir toplum içerisinde yaşayan insanların aralarındaki yakınlaştırıcı bağları ve karşılıklı işbirliği ile ilgili durumlarını gösteren bir oluşum şeklinde tanımlamaları vardır.

İnsan sosyal bir varlıktır. İçinde yaşadığı toplumun bir üyesidir. Toplumsal duyarlık ve toplum olma bilinci ile dünya ve çevresinde olan doğal afet, hastalık, ekonomik, zihinsel ve fiziksel özür gibi sebeplerden kaynaklanan sıkıntı ve yoksulluklara karşı duyarsız kalamamaktadır.

Özellikle 2-6 yaş arası bu duygunun kazanımında önemli bir zaman dilimini oluşturmaaktadır. 2 yaşına kadar ''ben merkeziyetçi'' olan çocuklar, 2-6 yaş arasındaki ilk çocukluk evresinde sosyal ilişkinin nasıl kurulduğunu, ev dışındaki insanlarla özellikle kendi yaşıtları ile nasıl beraber olunacağını öğrenmeye başlar. 2 yaşına kadar yalnız oynamayı seven, oyuncaklarını paylaşmayan çocuk 3 yaşından itibaren akran grubuyla ile paylaşıma, yardımlaşmaya dayalı oyunlara girmeye başlar.

Aile içi sağlıklı iletişim yardımlaşma duygusunun çocuğa kazandırılması için başta olması gerekenlerden.

Çocuklara bazı duyguları öğretmek için istemek veya anlatmak yeterli değildir. Bunları yapabilmeniz için sizin hayat tarzınız ve yaşantınızla çocuklarınıza örnek teşkil etmeniz gerekmektedir. İlk olarak aile içerisinde birbirinizle yardımlaşan bir aile olmalısınız.

Çocuklar için anne ve babaları çok önemlidir. Onlar, kendilerine örnek aldığı kişilerdir.

O yüzden çocuklarınız sizin hareketlerinizi hafızalarına kaydeder ve kendileri de o şekilde uygular.

2-6 yaşlarından itibaren çocuklara ellerindeki oyuncakları, yiyecekleri ve imkânları arkadaşları ile paylaşma duygusu aşılanmalı, böyle olunca arkadaşları tarafından daha çok sevileceği, oyunlarının daha güzel olacağı, başka bir çocuğu sevindirmenin insanı mutlu edeceği onun anlayacağı bir dille anlatılmalı. Bencil olursa arkadaşlarının kendisinden uzak duracağı öğretilmelidir.

Çocukta yardımlaşma ve paylaşma duygusunun oluşmaya başladığı dönem okulöncesi eğitim dönemidir. Aile, çocuklarını pedagojik formasyonu olan öğretmenlerin çalıştığı okulöncesi eğitim kurumlarına göndermeli.

Siz eşinize, çocuğunuza yardım edin ki çocuklarınız da size ve çevrenizdekilere yardım etsin.

Sonrasında ise çocuklarınız dış ortamlarda da yardımlaşmayı öğrenebilirler. Çocuğunuzu yanınıza alın ve yardımı onları da işin içine katarak yapın. Bugün paylaşmayı öğrenen çocuklar, yarının ‘yardım elçileri’ olur diye düşünüyorum. Bu konuda ailelere büyük görev düşüyor.

Günümüzde gelişen teknolojiyle dünyanın öteki ucundaki muhtaç insanlara yardım etmek çok daha kolay hâle geldi, fakat bu kolaylık çocuklarda yardımlaşma ve paylaşma duygusunu azaltıyor. Eğer aileler çocuklarına bu duyguyu kazandırmazsa gelecek nesiller “yardımlaşma” nedir bilmeyecek. İnsanların yaşadığı üzüntü verici durumları, dertleri ve sıkıntıları paylaşarak, yardımlaşarak azalır.

Evde anne ve babasının gün içerisinde karşılaştıkları zorluk ve sıkıntıları birlikte yardımlaşarak çözmeye çalıştığını gören çocuklar, yardımlaşmanın ve dayanışmanın değerini daha iyi anlayacaktır.

Bayramlar, belirli gün ve haftalar gibi kültürel önem taşıyan zaman dilimlerinde toplumsal kaynaşmaya katkı sağlayacak faaliyetlere, aileler çocukları ile birlikte katılmalı.

Aileler, çocuklarının çevresinde ve okulunda planlanan sosyal dayanışma ve yardımlaşmayı amaçlayan projelere katılımı desteklemeli.

Çevrenizde kurulan birçok vakfın amacı da budur aslında. Çocuklarınıza bu vakıfları gezdirmeli ve ne için kurulduklarını anlatmalısınız. Bu yardımlaşmanın ne kadar önemli bir davranış olduğunu kavramasında çok faydalı olacaktır. Hatta eğer imkânınız var ise hiçbir karşılık beklemeden böyle vakıflarda çeşitli yardımlaşma faaliyetlerine katılabilirsiniz.

Güney Afrika’da, Filistin’de, Gazze’de, Arakan’da, Halep’te yardıma muhtaç binlerce insanın gelecek duyarlı nesillere ihtiyacı var. Gelecek nesil yardımlaşmayı öğrenmeli. Bunu yaparken de çocuğunuza yardımlaşmayla ilgili öyküler okuyun. Çocuğa bu bilinci, öyküler ve hikâyelerle aşılayabilirsiniz ve çocuklarınızı da yaptığınız yardımlara dâhil edebilirsiniz.

İyilik yapmanın bir kimseyi iyi hissettirdiği bilimsel olarak kanıtlanmıştır.

İyilik yapmak: Çoğu tıbbi antidepresanlar gibidir.

İyilik yapmak: Serotonin üretimini arttırır.

İyilik yapmak: Yaraları iyileştirir, sakinleştirir ve insani mutlu eder.

İyilik yapmak: İyiliği yapan ve iyilik yapılan kişide, buna tanık olan herkeste serotonini arttırır.

İyilik yapmak: Morfinden 3 kat daha etkilidir.

İyilik yapmak: Sistemimizde oksitosun üretimi sağlar. Oksitosin, sarılma hormonu, sosyal bağları kuvvetlendirir, anında rahatlama etkisi yaratır, güven ve cömertliği arttırır, bağışıklık sistemini güçlendirir ve cinsel gücü arttırır.

İyilik yapmak: Yüzde 23 daha az stres hormonu olan kortizol sahipler.

Psikolog Serpil İLHAN

Çocuk ve Genç Psikoloğu
Çocuk psikolojisi ve psikiyatrisi ile ilgili herşey....
cocukpsikiyatri.net - cocukpsikiyatri.info - cocukpsikiyatri.org

Randevu için 0 312 466 38 00 - 0 542 466 38 88